Burnumuz mu Alıştı Ne?

Fıkra bu ya,

Bir şehirli kız köye gelin gitmiş.


Gelin olduğu evin alt katı ahırmış. Ahırın malum kokusu her daim evin içinde  hissedildiğinden, gelin kız ne yemek yiyebiliyormuş ne de rahat olabiliyormuş.


Üç gün beş gün derken dayanamamış ve kaynanasına 
"Anne ben bu ahırı yıkayacağım" demiş.

Kaynana da gülerek, "Kızım yıka ama bu ahır. Boşuna yorulursun" dediyse de bakmış gelin kararlı, ses etmemiş.


Gelin sabah akşam hem ahırı hem de inekleri yıkıyormuş. Bir gün, üç gün, bir hafta bu böyle devam etmiş.


Bir hafta sonra gelin merdivenlerden koşa koşa eve çıkmış.


Kaynanasının yanına giderek, "Anne anne ne olursun bir kokla" demiş burnunu çekerek.

"Bak artık evimiz ahır kokmuyor" demiş.


Kaynanası da gülerek, "Ah kızım ah. Koku yine aynı koku. Senin artık burnun alıştı" demiş.


Sahi pek çok şeye bizlerin de acaba burnu mu alıştı?


Bazen düşünüyorum da, insanlara doğruları inandırmaktan, bildiğin doğruyu ispat etmeye çalışmaktan yoruluyorum.


Neredeyse kendi doğrumdan nefret edecek hale geliyorum.


İnsanların yanlışları düzeltme ve bozuk düzenleri onarma çabaları olmasa acaba meydan kimlere kalır?


Kimlere kalacak?


Yalancılara, riyakarlara ve dolandırıcılara kalacak...


Biz de bunları oturup seyredelim o zaman.


Olmuyor, olmuyor işte.


İnanın çok zaman kendi kendime karar veriyorum, "duymadım, görmedim, konuşmayacağım" diye.


Ama bile bile de kardeşim gözünü yumup, kulaklarını kapatıp, dilini de ısıramıyorsun işte...


İçin almıyor, vicdanın sızlıyor.


Etrafıma bakıyorum. Kimsenin umurunda değil.


Ama herkes herşeyin farkında...


Yahu seçim zamanı bile kaç kişi bizzat yüzüme "Sen yalan söylemezsen kimse sana oy vermez" dedi. Hala unutamıyorum.


Herşey aldatmak mı kandırmak mı olmuş bu dünyada?


Peki Allah (cc) nasıl aldatıp, kandıracaksın?

Peki inanıyorsan eğer, ahirette nasıl hesap vereceksin?


Asıl insan, asil insan son nefesine kadar her işinde önce bunu düşünmeli.


Bakın zaman ne kadar çabuk ve hızlı ilerliyor.


İşte bu zaman içinde tek kazananlar, ortalığı yalancılardan  inadına temizlemeye çalışanlar ve ne tepki alırsa alsın inadına doğruları konuşanlar olacaktır.


Bu inanç olmazsa hayattan hiç bir anlam beklemeyin.


Unutmayın ki, en büyük medeniyetlerin çöküşü, orada ya şayan insanların ahlakının çöküşüyle başlamıştır.


Ben kokuya alışmaktansa o ahırı evden uzaklaştıracak çareler arardım.Gerekirse kendi ellerimle yeni bir ahır yapardım.Ev halkını da bunun için ikna etmeye çalışırdım.


Benim için doğru budur.


Her ne kadar sizi, menfaatine mi dokundu, imalarına maruz bırakanlara karşı, yapmanız veya söylemeniz gerekenleri vazgeçerseniz veya söylemezseniz, meydan düzenbazlara kalır.


Burnunuzu asla kötü kokan ve bu kokuyu yayan ortamlara alıştırmayın.

Yalancının şakşakçısı çok olsa da, zaman doğrunun ilacıdır.

Bizler, kim olursa olsun, ne olursa olsun Hakk (cc) bilmek ve haklıyı savunmakta mükellefiz.


Katlanmak zor olsa da, önümüze çıkan pisliklerle mücadele etmek, çözümler aramak ve nihayetinde temizlemekle sorumluyuz.


Varsa bir koku, o kokuyu da spreyle kamufle ederek değil, bulup yok ederek çözmeliyiz.


Kötülere alışmak yerine, inadına iyi olmak, inadına iyi olanı aramak, bulmak, inadına iyi işler için mücadele etmek dileğiyle.

Allah'a emanet olun...

YORUM EKLE

banner83

banner184