Doğru Sallanır...

Ama asla yıkılmaz!

Her türlü fitnenin yayıldığı, her çeşit düzenbazlığın kurulduğu hatta elde etmek istedikleri makam ve mevki gibi dünya menfaatleri uğruna yalan söylemekten korkmayan, söz verip tutmamaktan utanmayan sahtekarların oynadığı bir zamandayız.

Ahir zamandayız.

"Dosdoğru ol!" diye emredildiğini bile bile, Müslümanım diyebilmenin ve bunu demek için avucunun içinde o kor ateşi sımsıkı tutabilmenin imtihanını yaşama zamanındayız.

Sahtekarlara inat, yalancılara ve sözlerini yutanlara inat, doğruluk ve iyilik her zamanda olduğu gibi bu zamanda da kazanacaktır.

Çünkü kalpleri bilen sadece yüce Allah cc'tır.

Ve der ki;

"Kullarımı kalpleriyle imtihan edeceğim"

Ve Efendimiz (sav) de bildirir ki;

“Muhakkak ki Allah sizin suretlerinize ve mallarınıza bakmaz. Fakat O, sizin kalplerinize ve işlerinize bakar” (Müslim, İbn Mace)

Öyle ise hem kendini inançlı gösterip hem de bir o tarafa bir bu tarafa, ibre nereyi "bingo" gösteriyorsa, dönüp duranlara şaşarım.

Onlar dönüp dursunlar...

Doğrular ve doğru yolundan şaşmayanlar var olduğu müddetçe, bu yol uzun ve meşakkatli olsa da, kazanamayacaklar.

Yalnız bu yol  , doğru söylemekten vazgeçmemek ve asla pes etmemekle sağlamlaştırılarak, sabırla kuvvet verilerek yürünmelidir.

Her babayiğidin harcı olmasa da...

Hayatım boyunca kendini beyenen kibirli insanlara, onların bu huylarını hissettiğimde, nefret duymuşumdur. Ama zaman geçtikçe değiştiklerini hissettiğimde, o kişilere karşı tavrım iyi olmuştur.

Ancak, yalan söyleyen ve söz verip sözünü yerine getirmeyenlere karşı ne kadar zaman geçerse geçsin düşüncem ve tavrım değişmez. Ben bunları affedemiyorum.

Kibirli ve bencil olandan korkmayın ama yalan söyleyen ve menfaati için her sözü verenden her şeyi bekleyin derim.

Yanılabiliyoruz ve kandırılabiliyoruz.

Ben de birçok defa kandırılmış biri olarak söylüyorum, karşıma iyi niyetle fakat menfaati için gelen bir kişi olsa, yine aldanırım.

Peki o zaman bizler, iyilik yapmaktan mı vazgeçelim?

Bu soruyu kendime çok sordum.

"Bir daha başka biri gelse, ölüyorum, dese bir yudum su vermeyeceğim" dediğim dahi oldu.

Maddi ve manevi çok zararlar çektim.

Ancak yine iyilik yaparım. İmtihanım derim ve yine doğru yolumdan vazgeçmem.

Tabi ki, aynı kişi için değil.

Kişi hakkını bir kere kullanır ve ya devam eder ya da defolup gider.

Her kişinin yaptığı kendini bağlar. Herkes aynı değildir.

Yıllar önce vitrinlerde sergilenen kadın iç çamaşırları ile ilgili bir paylaşımımdan dolayı şikayet edilmiştim.

Hapis cezası alsam bile bu yazımı kaldırmayacağım, dedim.

Yatarsam yatarım ama inancımdan ve duruşumdan asla taviz vermem, dedim demesine de, ah bir de benim gibi düşündüklerini bildiklerim, dışlarına baksan, uğraştıklarına baksan aynı yolun yolcusu olduklarını zannettiklerim beni destekleseydi. Nerdeee?

En çok onlar eleştirdi.

Doğru benim söylediğimdir, doğrusu budur ve doğru tektir ve beni asla yıkamazsınız diyerek savunmuştum kendimi.

Son nefesime kadar söylerim, son nefesimize kadar da söylemeliyiz.

Bu konuda ne tavrımızdan ne de duruşumuzdan taviz vermemeliyiz.

İyi niyetimiz, iyilik anlayışımız, doğru oluşumuz ve zararını da çeksek doğruluktan ayrılmayışımız içimizde bitmeyecek bir duygu, ruhumuzda işlenmiş bir inanç olmalıdır.

Seçtiklerimizle yanılabiliriz, aldatılıp kandırılabiliriz, bunlara karşı umutsuzluğa düşüp kapanabiliriz ama onların bir şansı vardır.

Bizim ve bizim gibi düşünerek, inadına iyilik ve inadına doğruluk diyenlerin, zaman geçse de uyanarak dirilişleri olur.

Ve hem bu dünyada itibarları hem de ahirette sonsuz mükafatları olacaktır.

Doğru tektir. Sallanır, sarsılır.

Ama asla yıkılmaz.

Bizler yeter ki; bunu bilelim ve bu yoldan vazgeçmelim.

Allah a emanet olun...

YORUM EKLE

banner83

banner184