Aydınlar...

İnsanların bazıları çevrelerini araştırma ve incelemede daha gayretli davranarak bilgi ve bilinç seviyelerini genişletip, yükseltirler.

Çoğu insanın göremediğini görmeye, anlayamadığını anlamaya başlarlar ve ileri görüşlülükleri artar.

Bu insanları şu şekilde bir benzetmeyle anlaya çalışabiliriz.

Bir ormanda ağaçların arasında yol alan insanlar topluluğu var. O topluluktan bazı insanlar zahmetine katlanarak, yol üzerindeki tepelere tırmanıp bulundukları yeri kuşbakışı görmeye başlarlar.

Bu şekilde yüksek bir yerde bulunan kişiler gidilecek yolları, gelecek tehlikeleri, çevrelerindeki imkanları daha iyi görüp değerlendirebilirler.

Bu aslında çok güzel bir nimet ve çok büyük bir imkandır.

Bu tür insanlara günümüz toplumunda biz ‘Aydın’ diyoruz.

Tabi aydın insanların hepsi aynı yaklaşımda değiller ve ben Aydın insanları iki grupta değerlendirebiliriz diye düşünüyorum.

Bunlardan bir kısmı ulaştığı bu yüksek bilgi ve bilinç seviyesini kendi üstünlüğü olarak görmeye başlar.

Bulunduğu seviye kibrini artırır, aşağıda bulunan insanları hor ve hakir görmeye başlar.

Zaman zaman kendi seviyesinde olmayanları aşağılayıp, hakaretler eder.

Bulunduğu seviyeyi şükredilecek bir nimet olarak değil, kendi elde ettiği üstünlük vasfı olarak görür.

Bulunduğu yerden aşağı inip insanların arasına karışmaktan hoşlanmaz, eleştiriye tahammülü olmaz, bu düşüncelerinden dolayı gelişmesi ve yükselmesi de durmuştur.

Enerjisini hizmet etmek yerine hakaret etmeye harcar.

Diğer bir kısım aydınlar vardır ki, yükseldiği bilgi ve bilinç düzeyini bir nimet olarak görür ve şükreder.

Bulunduğu yerden bakamayan insanların yanılmalarının doğal olduğunu, bir zamanlar aynı yerden baktığında kendisinin de aynı değerlendirmeyi yaptığını unutmaz, bu yüzden aşağıdan bakan insanlara kızmaz, anlayış gösterir ve hoş görür.

Kendini üstün görmez, diğerlerini de aşağı görmez.

Onların bilgi ve bilinç seviyesini yükseltmek için aşağı iner, aralarına karışır, gerçeği göstermeye çalışır, cahilliklerine-yanlış söz ve davranışlarına tahammül gösterir.

Sürekli kendini ve diğerlerini geliştirme ve yükseltme çabasında olduğundan gelişmesi devam eder.

İnsanlar tarafından kabul görür ve sevilir.

Bilgi ve bilinç seviyesini yükseltmek önemlidir, ama daha önemli olan kibir hastalığına düşmeden bu nimete şükredebilmektir.

Peygamberimiz (sav) buyurmuştur ki; ‘’Kim büyüklenirse Allah onu alçaltır, kim alçak gönüllü olursa Allah onu yükseltir’’ ve ‘’Kimin kalbinde zerre kadar kibir bulunursa cennete giremez’’

Rabbim bizi büyüklenmekten, cahillikten ve kötü ahlaktan korusun.

YORUM EKLE

banner83

banner184