Olmaya Devlet Cihanda...

Bir nefes SIHHAT gibi.

Ne güzel söylemiş Kanuni Sultan Süleyman.

Yine de insanoğlu, bile bile o kadar aldınmışlıkların ardında sürüklüyor ki kendini, çoğu zaman elinde tuttuğu imkanların farkına varmadan, adeta gözleri kör, bilinci yok olmuş gibi yaşıyor bu dünya hayatını.

Sonra kaybedince anlıyor değerini bilmediklerinin, değerini.

Bu zamanda üzerimize musallat olan CORONA hastalığının bizlere, yapmak ve yaşamak zorunda oldurduğuna baktıkça, inşaallah pek çok şeyin de kıymetini anlamışızdır.

En önemlisi sağlığımızın ne büyük nimet olarak verildiğini...

Gerek medya gerek çevremdeki duyumlarla bu hastalığın tehlikesini ve verdiği zararları az çok öğreniyordum.

Ancak, eşimin CORONA testi pozitif çıkınca anladım bu işin ciddiyetini.

Evde girdiği karantina boyunca, onunla ilgilenebilecek tek kişi ben olduğum için adım adım, gün gün izliyordum bu hastalığın sürecini.

Ateş, peşinden gelen ter boşalması ve tir tir titreten bir üşümeyle başladı.

Ertesi gün koku ve tat alma duyusu gitti.

Verdiğim yemeklerin tuzu yok denecek kadar az olduğu halde ona yemekler tuzlu geliyordu.

Sonra yutmada zorluk yaşadı.

Gece nöbetleri devam ediyordu.

Her gün biri bitiyorsa diğeri başlıyordu.

Ama hiç bitmeyen sık sık olmasa da öksürük illeti hep devam etti.

İlaç, vitaminler derken çok şükür yaşadığı semptomlarda iyiye doğru gidiyor.

Ama gözlerimin önünde onun yaşadıklarının üzüntüsünü tarif edemem.

Medyada izlerken ya da birileri bunları anlatırken bu hastalığın ciddiyeti yeterince anlaşılmıyormuş, ben de bunu anlamış oldum.

Ya yaşamak ya da yaşayanla beraber olmak lazımmış...

Bu hastalığın insanları etkileyen bir de sosyal boyutu var aslında.

Telefon harici kimseyle görüşemiyorsun.

Herkes birbirinden uzak ve herkes birbirine soğuk.

Yeri geliyor çocuğuna sarılmaktan bile imtina ediyorsun.

Böyle yaşamak zorunda olduğumuzu anlayınca, hayata ve insanlara karşı düşünce ve tavırlarımızda da değişimler oluşmaya başladı.

Ne hedefler seçmisiz kendimize zamanın yaşatabileceklerini düşünmeden.

Ne hırslar beslemişiz ruhumuzda, hesapsızca hayata devam ederken.

Ne koltuğu, ne makamı, ne parası ne cakası...

Bir anda bitiveriyor bu dünyada işte bu hastalığı çekerken nefessizliğinle.

Ya da tamamen bitiyorsun ve gidiyorsun ahirete.

Ah bir anlasan be insanoğlu...

Değmiyor işte değmiyor, denk gelmiyor, hiçbir menfaate ve çıkar hesaplarına değişilmiyor bu sıhhat.

Kimine göre hataları için imtihan, kimine göre geçti nasıl olsa aynı tas aynı hamam.

İşte bu durumlar içinde "Allah cc. sonumuzu hayır etsin" demekten ve dua etmekten başka bir çare düşünülemiyor.

İnananlar için, bu ve bunun gibi musibetler bu dünyada, korkusuzca İslam adaleti ve ahlakı üzerine yaşamaya devam edildiği sürece yok olacaktır.

Rabbim bizleri bu yoldan ayırmasın.

Umuyorum ki, bu hastalığı çekenler, geçmiş hatalarına baktıklarında "olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi" düşüncesiyle hayatlarına çeki düzen vermeleri gerektiğini anlarlar.

Allah'a emanet olun...

YORUM EKLE

banner83

banner184