Yaşlılar ve Geleceğimiz...

Son zamanlarda yaşlılıktan korkar ve kaçar olduk. Yaşımızı gizlemeye, yaşlılığın belirtilerini gizlemek için kozmetik ürünler kullanmaya, genç görüneceğiz diye genç kıyafetlerini giymeye yoğun ilgi gösteriyoruz.

Aslında haksızda değiliz. Çünkü yaşlı insanları hayatın dışına ittik, geçim dünyasının derdinden aranıp sormaz ve onları ziyaret etmez olduk. Yılların verdiği tecrübelerinden yararlanmak yerine biriktirdikleri mallarla ve maaş kartlarıyla ilgilenir olduk.

Eğer bakım gerektirecek şekilde hastalandıysa bakım evine, bakım gerektirmiyor ise huzur evine gönderdik onları. Hatta o kadar ileri gittik ki ölsün de malını taksim edip biraz rahatlayalım, ölsün de hastalıklarıyla uğraşmaktan kurtulalım diye bekledik.

Bizi bu hale sürükleyen sebepleri ayrıca incelememiz gerekir muhakkak ki, fakat bizim bu maddeci-dünyevi yaklaşımımız yaşlı insanların psikolojilerinde umutsuzluk, değersizlik, yalnızlık, korku gibi derin yaralar açmaktadır.

Yıllarca emekle, ilgiyle, merhametle, umutla büyüttükleri evlat kendince çok önemli işlerle meşgul olduğundan anne-baba ile ilgilenmekte, malına göz dikmekte, kendinden uzak tutmakta, anne-baba da yalnızlık içinde ölümü beklemekte, düşününce gerçekten çok acı bir manzara.

Maalesef ki bu hayal kırıklıkları ve üzüntüler ile bir çoğu bu dünyadan göçüp gitmektedirler. Halbuki insan hayatının hiçbir dönemi anlamsız ve gereksiz değildir.

Yaşlılıkta, insan bir ömür boyunca edindiği tecrübeleri, birikimi, bilgi gelecek nesillere aktarır. Genç nesillerin hayatlarındaki zorlukları aşmada onlara destek verir. Kendi düştüğü yanlışlıklara gençlerin düşmesini önler.

Yaşlıların bu aktarımları yapabilmesi için önce onların bizim için değerli olduğuna inanmalıyız. Değerliler çünkü bizi bakıp büyüten, yıllarca ihtiyaçlarımızı karşılayıp bizi koruyan, daha bir çok fedakarlıkta bulunan onlardır.

Değerli olduklarına kendimiz inanınca onlara da değer verdiğimizi göstermeliyiz. Arayarak, sorarak, ziyarete giderek, bir sıkıntımız olduğunda fikir danışarak, onun dertleriyle-hastalıklarıyla ilgilenerek, ikramda bulunarak bunlar yapılabilir. Onlar kendini değerli hissedince size daha çok değer verecek ve katkı sağlayacaktır. Unutmayalım ki insanın kendisi mutlu olmazsa başkalarına da mutluluk veremez. Böylece herkes mutlu yaşayıp mutlu yaşatacaktır.

Bu arada sadece kendi yaşlılarımıza değil tüm yaşlılara hürmet göstermeliyiz. Peygamberimiz (SAV) Buyuruyor ki: Kim yaşlılığı sebebiyle bir insana saygı ve ikamda bulunursa, Allah’ta o yaşlandığında ona saygı ve ikramda bulunacak insanlar var eder (ne ekersek onu biçeriz).

Herkesten rica ediyorum,gelin 15 dakika yaşlı olduğumuzu ve bize nasıl davranılırsa memnun oluruz, nasıl davranılırsa mutsuz oluruz ve biz şu an yaşlılarımıza nasıl davranıyoruz düşünelim.

Yazıma Allah (cc)’ın sözleriyle son veriyorum.

Biz insana, ana-babasına iyi davranmasını tavsiye etmişizdir. Çünkü anası onu nice sıkıntılara katlanarak taşımıştır. Sütten ayrılması da iki yıl içinde olur. (İşte bunun için) önce bana, sonra da ana-babana şükret diye tavsiyede bulunmuşuzdur. Dönüş ancak banadır. (Lokman Suresi:14)

Rabbin, kendisinden başkasına kulluk etmemenizi ve ana babaya iyilik etmenizi emretmiştir. Eğer, onlardan biri veya her ikisi de senin yanında ihtiyarlayacak olurlarsa, onlara “öf” bile deme! Onları azarlama. Onlara güzel söz söyle.

Onlara merhamet ile tevazu kanadını indir ve şöyle dua et: Rabbim, onların küçükken bana merhametle muamele ettikleri gibi şimdi de sen onlara merhamet et. (İsra Suresi:23-24) 
YORUM EKLE

banner83

banner184